29 Aralık 2010 Çarşamba

Ben Buldum! Etkinliği ( 2 Ocak - 2 Şubat)






 Hepimiz mutfağımız da bir sürü tarif uretiyoruz. Bir etkinlik yapma fikri benim sürekli bir şeyler üretme isteğim ile başladı. Sizlerden de kendi tariflerinizi gondermenizi bekliyorum. Bol katilimli olur umuyorum.


Blogu olan arkadaslarin bana link atmalarini blogu olmayan arkadaslarin bana tariflerini bir resim ile birlikte mail atmalarini rica ediyorum...
 
                                                       hayattanazicik@gmail.com

Bana bu etkinligi yapmam da yardim eden Pemberehber Bengu arkadasima cok tesekkur ederim banner harika oldu ellerine saglik...

                                                    

27 Aralık 2010 Pazartesi

Portakalli Kereviz


Annemin zeytinyaglilarinin uzerine tanimam eskiden kerevize catal sirmeyen biri olarak simdi  bayila bayila yedigim bir tarif sunuyorum sizlere annecigim ellerine saglik...

Bu tarifi mandalin cikmazi arkadasimin sahibeligi yaptigi mandalinali ve portakalli tarifler etkinligine  gonderiyorum.

Malzemeler
4 kereviz
1 bardak portakal suyu
Garnitur
8 kup seker
1 bardak zeytin yag
Tuz
Kereviz yapragi

Yapilisi
Kerevizler soyulur ve ortadan ikiye ayrilir ic kisimlari oyulur kayik yapilir. Icerisine garnitur yikanip koyulur. Zeytinyag, seker tuz ve portakalin suyu eklenir.Kereviz yapraklari uzerlerine eklenir. Kisik ateste kerevizler catal soktugunda hemen cikana kadar pisirilir.
Afiyet olsun.

Yumurtasız Mandalinali Kek


Bahcemde bir suru mandalina agaci var ve ben surekli tarif ariyorum ne yapsam acaba ne olabilir vs birde herseyin icine birazcik mandalina koyma durumu yasiyorum. Bu mandalinali kekte bu sekilde ortaya cikti annemin komsuna giderken yapip goturdum bayildilar. Ayrica mandalina suyu keki asiri kabartiyor pandispanyalar mandalina suyu ile denene bilir.

Bu tarifi mandalin cikmazi arkadasimin sahibeligi yaptigi mandalinali ve portakalli tarifler etkinligine  gonderiyorum.
Malzemeler:
1 bardak seker
1 bardak mandalina suyu (1 adedinin kabugunu ayirin)
3 kasik sivi yag
Kabartma tozu
aldigi kadar un
Findik, ceviz evde ne varsa...

Bu kek bildiğimiz keklerden biraz farklı içinde yumurtası yok. İlk önce seker ve mandalina suyu bir güzel çırpılır ardından sıvı yağ konur ve tekrar çırpılır sonra un fındık kırığı ve kabartma tozu eklenir. Ayırdığınız mandalina kabuğunun içinde ki beyaz kısmı bir bıçak yardımı ile kazıyıp küçük küçük doğrayıp  içine atabilirsiniz. Bodrum mandalinası kokusu ile ünlüdür ve bu kek mis gibi kokuyordu.
Afiyet olsun...

Bodrumdaki mandalina agaclarini kesip kesip ev yapanlara sitemlerimi de buradan iletmek isterim...

26 Aralık 2010 Pazar

YILMAZ ÖZDİL/ GDO"LU DİYET TARİFLERİ

Bloglari gezerken  organikdunya arkadasimin blogunda gordum bu yazisini Yilmaz Ozdilin  daha dogru nasil anlatilabilir siz karar verin

Sizlerle Hürriyet gazetesi yazarı Sn.Yılmaz Özdil"in 06/11/2009 tarihli yazısını paylaşmak istiyorum. Beslenme şeklimizin ne kadar yanlış olduğunu bir kez daha hatırlattığı için Sn.Yılmaz Özdil"e teşekkür ediyorum.
* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *

06 Kasım 2009

Yılmaz ÖZDİL
yozdil@hurriyet.com.tr

GDO'lu diyet tarifleri

Haliyle panik halindesiniz... “Nasıl anlarız? Genetiği değiştirilmiş organizma yemekten nasıl kurtuluruz?” filan.

Şöyle...

*
Annaneniz öpülesi elleri parçalanırcasına, ovalaya ovalaya tarhana yaparken, siz, “Aman annane be, boş versene” deyip, marketten hazır çorba alıyordunuz ya... Annane rahmetli oldu ve siz, o tarhananın tarifini annaneden alıp, bir kenara yazmadınız ya... İşte o nedenle, siz, genetiği değiştirilmiş organizma yemekten kurtulamazsınız maalesef.
*
Ne verirlerse...
Onu yiyeceksiniz.
*
Kız evlat yetiştiriyorsunuz, en iyi okullara gönderiyorsunuz... Piyano çalıyor, İngilizce konuşuyor, Grammy alanları tek tek biliyor. Bilmeli... Ama alt tarafı limon, şeker ve su kullanıp, limonata yapmasını bilmiyor! Yoğurdu çırpıp, ayran yapamıyor, ayran... İşte o nedenle, kızınız, genetiği değiştirilmiş meşrubat içmeye mahkûm maalesef... Torunlarınız da.
*
Zahmet edip sütlaç yapmadığınız için, kek yapmaya üşendiğiniz için... İçinde ne olduğunu bilmediğiniz gofretleri, mısır patlaklarını kemiriyor sizin oğlan! Hamur tutmayı, şöyle mis gibi ıspanaklı bi börek yapıp, çantasına koymayı bilmediğiniz için, hamburger bağımlısı oldu. Tahin-pekmezi “köylü işi”, vıcık vıcık yağ fışkıran kremaları “modernite” sandığınız için, daha 10 yaşında ayıya döndü, yuvarlana yuvarlana yürüyor, tıkanıyor, merdiven çıkamıyor.
*
Size zor geliyor ama, zor mu evde yoğurt yapmak? İstanbul'un güneşi müsait değil, anlarım, zor mudur İzmir'de, Antalya'da, Adana'da evde salça yapmak?
Şikâyet edip duruyorsun, içine katkı maddesi konuyor, zorla beyazlatılıyor diye... İster tam buğday unundan, ister çavdardan, hakikaten zor mudur evde ekmek yapmak? Bütün ailen kabız... Tonla para verip, abuk sabuk ambalajlı-meyveli saçmalıklardan medet umacağına, niye öğrenmiyorsun kabak tatlısı yapmayı?
*
Güya, çoluğunu çocuğunu düşünüyorsun, taze taze yesinler diye, pazara gidiyorsun... Eğri büğrü biberlere, doğal olduğu için tuttuğunda ezilen domateslere ağız burun kıvırıyorsun, hormonlu, tornadan çıkmış gibilerini alıyorsun... Ne işe yaradı senin pazara gitmen?
*
Kocanız da, bu satırları okuyup, size akıl verecek şimdi... Söyleyin ona, ukalalık etmesin, götürün aktara, hatmi çiçeğiyle zencefili birbirinden ayırt etsin, ondan sonra konuşsun!
*
Enginar, börülce, radika, cibes pişirmekten haberin yok; gazetelerin tiraj almak için kıçından uydurduğu kıçımın uzmanlarından fıldır fıldır brokoli tarifleri öğreniyorsun... Brüksel lahanası yiyerek mi AB'ye gireceğini sanıyorsun?
*
Çin'den bal getiriyorlar mesela... Taaa Arjantin'den, Meksika'dan bal getiriyorlar. Neymiş efendim, içinde genetiği değiştirilmiş organizma olabilirmiş falan... İçinde tavuk ibiği, maymun kulağı olmadığına şükredin! Ben iddia ediyorum... Kaşla göz arasında frankeştayn ürünlere kapıları açan arkadaşlarla, Amerikan çiftçilerinin avukatı profesörlerimiz, sırf karakovan balına sahip çıksa, Şemdinli'de, Pervari'de terör bile azalır, terör bile.
*
Uzatmayayım.
Mutfak genetiğimizi kaybettik biz.
*
Elin adamı, mısırdan, soyadan, domatesten önce beynimizin DNA'sını değiştirdi!
*
Hurrraaa diye köyden kente göçerken, dışarda tıkınmayı şehirleşme zannettik. Ambalajlı ürün tüketmeyi, zenginleşme zannettik.
*
Dolayısıyla, ya kafayı değiştirip, özümüze döneceğiz... Ya da ne verirlerse onu yiyeceğiz.

24 Aralık 2010 Cuma

Sozde Ermeni Soykirimi Protesto Edelim...

ARKADAŞLAR!


Sözde soykırım yasasını protesto etmek için alttaki mektubu John Boehner adlı Kongre üyesine yolluyoruz.


Sizler de bu yasayı protesto etmek isterseniz, aynı mektuba kendi adınızı yazarak yollayabilirsiniz.

...

LÜTFEN HEPİMİZ BU MEKTUBUN ALTINA İMZA ATIP, SÖZDE SOYKIRIM YASASINI PROTESTO EDELİM..


ONLARA SUSMADIĞIMIZI, SUSMAYACAĞIMIZI GÖSTERELİM..

VE BUNUN İÇİN İMZA SAYISI ÇOK ÖNEMLİ...


SAYGI İLE...


Adres:

AsktheLeader@mail.house.gov


Dear Congressman Boehner,


We are writing to urge you not to be influenced by Armenian activits for yet another vote on H. Res.252.

The supporters of H. Res. 252, about the so-called “Armenian genocide”, are attempting one more time to obtain the vote by US Congress.


Do you know who backs this resolution?


The Armenian National Committee of America (ANCA) is the branch of Armenian Revolutionary Federation (ARF).


Mourad Topalian, chairman of ANCA from 1991 to 1999, and who has still a prominent position in this umbrella, was sentenced by Ohio justice in 2001 for illegal storing of war weapons and explosives, linked to a terrorist organization.


Hampig Sassounian, member of ARF and of its terrorist wing (“Justice Commandos Against Armenian Genocide”, JCAG), was sentenced to life in 1984 for the assassination of Turkish general Consul in Los Angeles; Mr. Sassounian received, and still receives, a constant and unconditional support from both ARF and ANCA.


http://www.ataa.org/reference/ATAA_Statement_in_Opposition_of_Parole.pdf http://www.ataa.org/reference/Supporting_Documents_Hampig_Sassounian.pdf


Such crimes and glorification of crimes should surprise nobody: on December 24, 1933, seven members of ARF assassinated brutally the archbishop L. Tourian during the mass, and were sentenced by New York justice for this crime; their lawyer’s cost were entirely paid by ARF.


Actually, ARF, especially in USA, supported vehemently the Nazi regime.


ARF turned to a pro-American and pro-Western position around 1948, but chose openly the Soviet side in 1972, and remained in such a position — with few clashes — until the end of 1980’s.


The Armenian Assembly of America (AAA) is dominated by Ramkavar party and includes the Hunchak party.


Both supported strongly USSR during the cold war.


The Hunchak party supported the Armenian Secret Army for Liberation of Armenia (ASALA) and the Ramkavar allowed some of his prominent members to support Armenian terrorism of 1970’s/1980’s.

Why is this resolution unacceptable?


This draft, copy of propositions made in 2007 and 2008, is misleading, both from legal and historical perspective: http://www.tusiad.us/Content/uploaded/ERMENI.PDF


In a democracy, it is not the politicians who write history, but historians.


It is absolutely false to assert that all the historians use the “genocide” label; in fact, the majority of scholars with a specific qualification to deal with Ottoman history reject, or at least criticize, the “genocide” label for the Armenian case; the list includes Gwynne Dyer, Edward J. Erickson, Jacob C. Hurewitz, Bernard Lewis, Guenter Lewy, Justin McCarthy, Andrew Mango, Norman Stone, Malcolm E. Yapp and Gilles Veinstein.


In UK, in both houses, the efforts of the spokespersons (Supporting Armenian claims) have always failed because it is an accepted fact that the historians do not agree on these false claims and that thousands of Turkish people suffered massacres in the hands of Armenian terrorist/activist during the same period (see above sources).


In France, the majority of the most prominent historians created an association claiming the suppression of “memorial laws” and the end of ethnic lobbying in Parliaments:


http://www.lph-asso.fr/index.php?option=com_content&view=article&id=47&Itemid=14&lang=en

http://www.lph-asso.fr/index.php?option=com_content&view=article&id=2&Itemid=13&lang=en


This initiative was supported by the American Historical Association.


The French National Assembly, frequently mentioned by supporters of Armenian claims in USA and some other countries, published in 2010 a report, written by his president, Bernard Accoyer, concluding that no more “memorial laws” should be voted, especially about Armenian case.


There is no legal, ethical or historical reason to jeopardize the US-Turkish relations in accepting the claims of Armenian nationalist associations, whose fidelity to US values and interests is more than questionable.


Respectfully,

Respectfully, yazan yerin altina adinizi ve soy adinizi yazip daha sonra, AsktheLeader@mail.house.gov bu adrese postalamalisiniz cok onemli arkadaslar sayica ne kadar cok olursak o kadar basarili olabiliriz...

23 Aralık 2010 Perşembe

Şehit KUBİLAY' ı Saygı İle Anıyoruz


Ne acıdır ki simdi buraya bakıp bu kim ki diyecek yüzlerce insan olacak. Ne acıdır ki tarihimiz de bizim icin çok büyük zahmetler vermiş bir çok kişi gibi Kubilay'ın da kaderi unutulmak hatta tanıtılmamak oldu. Tabii parmakla sayılacak kadar da olsak tarihi bilen takip eden minnetini hissedenler de var. 

Ruhun şad olsun büyük asker... 




Şehit KUBİLAY kimdir?



Derviş Mehmet isminde bir yobaz ve altı silahlı arkadaşı 23 Aralık 1930 günü Menemen'e gelmişler ve camiye girerek üzerinde dini ibareler yazılı bir bayrakla, camide bulunanları ve merakla cami önüne toplananları, kendileriyle birlik olmaya davet etmişlerdir. Derviş Mehmet halka hitap ederek; "Ey Müslümanlar, ne duruyorsunuz; Halife Abdülmecit hududa geldi, Sancak-ı Şerif çıktı, gelin altında toplanalım, şeriat isteyelim" diye bağırmıştır.

Gösteriler ve tekbirlerle dini ibareler bulunan bayrağı Hükümet Konağı önündeki meydana dikmişlerdir. Toplanan halkı dağıtıp bu yobazları yakalamaya, mesleği öğretmenlik olan Yedek Asteğmen Kubilay Bey'in askeri müfrezesi görevlendirilmiştir. Kubilay Bey, şakilere nasihatta bulunarak; yaptıklarının hatalı, sakıncalı ve kötü bir şey olduğunu belirterek vazgeçmelerini ve dağılmalarını söylemiştir. Şakiler buna mavzer kurşunu ile cevap vermişlerdir. Kubilay Bey kendisini korumak için tabancasını çekmiş ise de, bir kurşunla yaralanarak yere düşmüş ve gözleri dönmüş canilerden biri, yaralı Kubilay Bey'in üstüne atılarak boğazından kesip başını gövdesinden ayırmıştır. Bu arada iki mahalle bekçisini de şehit etmişlerdir.

Olay yerine yetişen askeri birlik ve jandarmalar şakilerin teslim olmalarını istemiştir. Bu isteği reddeden yobazlar ateşle karşılık vermişlerdir. Çatışma sonucu Derviş Mehmet ve iki arkadaşı vurularak, ikisi de yaralı ele geçirilmiştir. Diğer ikisi de iki gün sonra yakalanmıştır. Araştırma sonucu; olayın bölgesel bir nitelik taşımadığı, organize bir şebekenin düzenlediği, Cumhuriyet'i yıkmak amacını güden irticai ve siyasi bir hareket olduğu ortaya çıkmıştır. Bunun üzerine Hükümet, Menemen ilçesi ile Manisa ve Balıkesir illerinde bir ay süre ile sıkıyönetim ilan etmiştir. Yakalananlar muhakemeleri sonunda ağır cezalara çarptırılmışlardır.(Bulent arincin dedesi Kubilay`i sehit edenlerin arasindadir)

27 Kasım 2010 Cumartesi

Mercimekli Köfte






Mercimekli köfte en çok sevdiğim ve güzel yaptığım söylenen bir salata türü. Bu güne kadar nasıl oldu da tarifi vermedim acaba :) herkese sevgiler. Hala yardım bekliyorum etkinlik konumu buldum. İp uçlarını bekliyorum.

2 bardak mercimek
3.5 bardak su
2 bardak ince bulgur
Orta boy soğan
1 kaşık biber salçası
1 kaşık domates salçası
Maydanoz
Taze soğan
Tuz
Kimyon
Pulbiber


Mercimekleri iyice yıkadıktan sonra 3.5 su bardağı su da haşlıyoruz. Orta ateşte çok fazla ateşi açmadan haşlarsanız su yeterli olacaktır. İyice eriyince mercimekler ince bulguru ekleyin. Kapağını kapatıp demlenmeye bırakın. Ben genelde bir gece önceden yaparım sabaha kadar demlendiririm.
Ayrı bir tava da orta irilikte doğradığınız soğanı kavurun. İçine salçayı ekleyin daha sonra tuz, kimyon, pulbiber ekleyin. Daha sonra mercimekli harca ekleyin. Yoğurun. En son doğradığınız yeşillikleri ekleyin tekrar yoğurun. Ve şekillendirin afiyet olsun.

23 Kasım 2010 Salı

Sebzeli Noodle ve Fırında Kuzu

 Eşimin en çok sevdiği yemek. Ne görüyorsanız lezzeti de o kesinlikle tavsiye ediyorum. Bir sürü tarif birikti bu arada bir etkinlik yapmak istiyorum bilgisi olan bir arkadaş varsa bana yardım edebilir mi? Şimdi sizi yemekle başbaşa bırakıyorum.


Kuzu 

Kuzu Kol
Tane Kırmızı, Yeşil, Beyaz ve Kara biber
Kekik
Taze Biberiye
Tohum Kişniş
Tohum Kimyon
1 Kaşık Barbekü sos


Havanda kekik, kişniş, kimyon biberiye dövülür. İçine çok az zeytinyağ eklenir ve macun yapılır. Kuzu kol bu karışım ile ovulur. Ben kolu ikiye bölüyorum ve bu harçla ovup strech film ile sarıp dolaba kaldırıyorum. İsterseniz buzdolabında biraz dinlendirin öyle yapın siz bilirsiniz. Yapmak istediğim zaman dolaptan çıkartıp üzerine barbekü sos sürüyorum ve tane karabiber atıyorum 230 derecede 1 saat pişiriyorum sonra fırın derecesini 150 dereceye alıp 2 saat kadar pişiriyorum. 

Noodle (çin eriştesi)

Havuç
Soya filizi
Renkli Biber 
Soya Sosu
Kırmızı Soğan
Su
Tuz

Soğanlar yarım ay şeklinde doğranır. Sebzeler patates soyucusu ile soyulduktan sonra yine patates soyucusu ile bitene kadar soyar gibi doğranır. Wok tavada ilk önce soğanlar ardından sebzeler konarak çevrilir Sebzeler pişince soya sosu konur. Noodle suda makarna gibi haşlanır. 5 dk kadar kısa bir sürede olacaktır. Noodle'ların suyundan 2 kaşık kadar pişen harca eklenir ve noodlelarda alınır ve bir iki kere çevrildikten sonra altı kapanır.
Afiyet olsun...

13 Kasım 2010 Cumartesi

Yalancı Acıbadem Kurabiyesi (ben buldum ben buldum)

 Uzun zamandır yoktum ve hiçbir etkinliğe katılamadım bu sebeple Serap Arkadaşımızın yalancı tarifler etinliğine yetişmek istedim. İki gündür uydursam uydursam ben bir yalan uydursam formundayım. Sürekli ne yapmam gerektiğini düşündüm ve sadece bildiğim iki yalancı tarif vardı. Biri yalancı tavuk göğüsü diğeri yalancı dolma. Ama bunlar herkesin bildiği tariflerde bende hemen uydurdum bir tarif. Yanlız tam tutturmuşum yalan olduğuna kimse inanmaz :) tadı neredeyse aynı sizde deneyin bayılacaksınız bu yalana...





Malzemeler;
3 yumurta akı ( bir tanenin sarısı da gitti içine )
1,5 bardak şeker
1 çay bardağı hindistan cevizi
1 bardak badem unu( bademleri ince çekiyoruz)
1/2 bardak un

Yapılışı şeker ve yumurta akları çırpılır köpük yapılır. İçersine geri kalan malzeme dökülür. Muffin kalıplarına konur 1.5 kaşık koydum. Ardından 180 derecede ısınmış fırında 10 dk pişirdim. Afiyet olsun..

10 Kasım 2010 Çarşamba

Ruhun Şad Olsun....




Bizim için yaptığın onca fedakarlığa değmezmişiz kanıtladık. Ruhun şad olsun....

9 Kasım 2010 Salı

Ispanaklı Pasta


 Ispanaklı pastayı uzun zamandır denemek istiyordum ama bir türlü fırsat olmamıştı. Bu güne kadar denemek istemiş ama deneyememiş olanlara tek sözüm hemen mutfağa...
 Bizde tatlıya düşkün bir ben varım eşim bu güzelim pastadan bir dilim yemedi. Ben pasta çörek ne kadar seviyorsam eşim o kadar sevmez e iki kişiyiz yapınca kalıyor o yüzden üzülüyorum bende annemlere gönderdim. Annem de oğlu gibi çok düşkün değildir tatlıya arkadaşları gelmiş ve onlarla paylaşmış yolda beni gören bütün arkadaşları direk pastanın tarifini istedi. 
 Herkesin beğendiği bir pasta oldu. Şimdiye kadar yapmadıysanız ki ben çok geç kaldım biliyorum deneyin seveceksiniz.

 Yapmaya karar verince blogları gezdim bir kaç kitap dergi karıştırdım ama yine bildiğimi okudum. Kek olayı olunca ne ölçü tanırım ne tarif hemen elim neye giderse koyarım :) tarifin dışına çıktım ama eğer orjinalini isterseniz bir çok arkadaşım yapmış. Ben değiştirerek yaptım çok güzel oldu.

Malzemeler

3 yumurta
1.5 bardak şeker
3 mandalinanın suyu(yaklaşık 1 çay bardağı)
1 bardak ıspanak(rondodan geçirilmiş)
1 çay bardağı sıvı yağ
3 bardak un
Kabartma tozu, vanilya
Şam fıstığı, fındık ( toplam bir avuç kadar)

Kreması;
500 ml süt
2 kaşık un
1 kaşık nişasta
1 bardak şeker


Yapılışı;
 Yumurta şeker ile iyice çırpılır ben mikser kullanmıyorum mikserle 3 dk yeterli. Sonrasın da İçerisine un kabartma tozu ve vanilya hariç geri kalan bütün malzemeyi dökülür çırpılır. Ardından toz olan malzemeler dökülür. Fındık ve şamfıstığı toz haline getirilip eklenir. Önceden ısıtılmış 180 dereceli fırında yarım saat kadar pişirilir.

( Mandalina suyu kekin pandispanya gibi olmasına yardımcı oluyor. Bu sebeple pasta yapılacak her keke konabilir. Bunu bu keki yaparken keşfettim. )

Krema;

Herkesin bir kreması vardır bende bunu yapıyorum tarifi birilerinden alındı elbet ama kimden aldım unuttum. Kim bulduysa ellerine sağlık. 


Malzemeler karıştırılır ve pişirilerek muhallebi yapılır çırparak soğutulur.


 Fırından çıkan kek soğuyunca ikiye bölünür isterseniz büyük bir tepsiye koyun daha küçük bir tepsi ile yuvarlak çıkartıp kenarlarını rondodan çekin isterseniz 3 e bölün ortadaki parçayı rondodan geçirin tamamen size kalmış. 


 Elimizde ki iki parça kekin ortasına ve üzerine soğuyan krema dökülür. 10 dk beklenir ve önceden hazırladığımız krem şanti ile süslenir. Rondodan geçirdiğimiz kek kırıntıları çevresine yapıştırılır ve üzerine serpilir. 


 Afiyet olsun...






 

3 Kasım 2010 Çarşamba

Taşındım, Yerleştim, Buradayım, Taşınma İp uçları






  Takip edenler bilir uzun zamandır yoktum. Taşındım eski evim apartman katıydı ve sorunları vardı. Artık müstakil ve bahçesi olan bir evim var ki benim gibi ekip biçme meraklısı biri için çok güzel oldu. Yakında ev ve bahçe ile ilgili bir blog daha açacağım sanıyorum. 

  Taşınmak gerçekten zormuş ama ciddi deneyim kazandım ve sizinle bu deneyimleri paylaşmak istedim.Taşınacak ve benim gibi bu işin altından tek başına kalkması gereken birileri vardır belki diye düşündüm. Bir kaç küçük ipucu ama çok işinize yarayacak.

  İlk ve en önemli olan şey en gereksiz olan yani şu hiç kullanmadığınız şeylerden başlamak. Kırılacaklar koliye konur ve üzerine aldığınız yer yazılır. Büfe içindekiler büfe içi diye, büfe çekmecesindekiler aynen yine üzerine yazılmalı. Kullanılmadıkları için ilk toplanarak ortadan kalkacak ve daha sonra boşa el oyalamayacaklar.

  Kıyafet vs gibi şeyleri hurçlara koyma planım vardı ama hurç burada çok pahalı adedi 5 tl civarı ve bana en az 50 tane falan lazımdı. Bende şu ağzı bağlanan çöp torbalarından aldım. Gerçekten hayat kurtarıcılar. Eğer ucuzlarından alırsanız çift kat yapın çünkü çok çabuk deliniyorlar. Üzerlerine not yazmak zor ondan ben bantla küçük not kağıtları yapıştırdım.

  Kıyafetleri herşeyi ütüledim öylece kaldırdım taşıdığımda dolabım sadece 2 saatimi aldı ve herşey yerleşmiş oldu birşeyler aramakla uğraşmadım.

  Muftakta her kolinin üzerini yazmalısınız içinde ne olduğunu görebileceğiniz notlar düşmelisiniz emin olun herşey aranabiliyor o anda. 

  Eski çarşaflarınızı eve gitmeden önce küçük küçük bölün temizlik için. Taşınana kadar ne kadar temizlesenizde taşındıktan sonra en az o kadar daha temizlemeniz gerekecek. Eski çarşafım yok diyorsanız şu metre metre satılan sarı bezlerde çok iş görüyor.

  İlk gün genelde dışarıdan yemek yenir ama birşeyleri aramamak için önemli bir mutfak kolisi şart kolileri mıncık mıncık yapmaktansa kişi sayısı kadar tabak, bardak, çatal ve tuz koyduğunuz küçük bir koli işinize yarayacaktır. 

  Büyük eşyaların sarılmadan taşınmsına karşıyım ben evde ne varsa kapladım. Koçtaştan kaplamak için çocukken pıt pıt patlattığımız koruyucu naylonlar vardı ya patlangaç :) onlardan aldım 50 metrelik 3 top iş gördü. Beyaz eşya mobilya ne varsa onlarla sarıp bantladım böylece çizilme olmadı ayrıca herkes ellediği için eve gelince temizleme derdim olmadı şöyle bir silmem yada cilalamam yetti.

  Eve geldikten sonra her koli gideceği odaya çıkarılırsa eşya karışıklığı yaşamazsınız en az kullandıklarınızı en son yerleştirin hatta acil kullanmayacağınız bir oda da dururlarsa dağınıklık sinirinizi bozmaz ertesi gün kolisi yazabilirsiniz diğer yazdıklarınızdan kalan küçük bir yere :))  

  Aklıma daha başka birşey gelirse buraya eklerim tarifler gelecek yakında... 

  Güzel günlere uyanın...






29 Ekim 2010 Cuma

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı





 En şanlı bayram olan Cumhuriyet bayramımız kutlu olsun. Cumhuriyeti yaşamamız için can veren onca şehidin Ruhu şad olsun. 

16 Eylül 2010 Perşembe

Sözün Bittiği Yer...

Uzun zamandır yazı yazmıyordum. Toplanma, ev arama, taşınma hazırlıkları vs ile uğraşırken çok boşladım blogumu ama artık yavaş yavaş dönüyorum...

Döner dönmez beni takip edenlerinde bildiği üzere Referanduma değinmeden edemezdim.
Sözün bittiği yerdeyiz gerçekten,
Söyleyecek o kadar çok sözüm varken konuşamama durumu yaşıyorum. Belki bildiğim ama yine de umudumu kesmediğim ülkem insanlarına asla güvenmemem gerektiğini ülkeyi ele geçirmek isteyen örümcek beyinleri gördükçe deliriyorum.

Evet diyenlere saygılıyım falan diyecek değilim. Bu konu ülkemin ele geçirilmesi ise zamanında ingilizlere kucak açanlar ne ise bu gün evet diyenler benim için aynıdır. Ülkeyi işgal edenler içimizdekilerse ve buna sadece din elden gidiyor(bu güne kadar din elden gitti ya), eyvah biz evet demezsek Evren asılmaycak(zamanında anne babaları yaptıkları yüzünden ordudan darbe isterken), Darbe yapacaklar( Darbe yapacak ordu kalmış sanki) vb. gibi saçma nedenleri öne sürenler sadece kendi menfaatleri için ülkeyi ipin ucuna götürdüler. Bu kişilere saygı duymam söz konusu olamaz.

Anlamadıkları şey şu burası İran değil asla İranın başına gelenler Türkiye nin başına gelemez. Bir Türk dünyaya bedeldir bazılarına hayali bir söz gibi gelsede ıspatı tarihtedir. Bizi bir kere öldürürler biz bin defa doğarız. En büyük düşmanımız içimizdedir. Bizi hep vatanımın ekmeğini yiyenler sırtımızdan vurmuştur. Bedelini ödeyeceklerdir...

5 Temmuz 2010 Pazartesi

Kilo Almak ve Vermekle İlgili Bilmediklerimiz!!!




-->
-->











Fazla kilolarınızdan kurtulmak için kalorisi düşük besinleri mi tercih ediyorsunuz? Doğru yoldasınız. Çünkü ihtiyacınızdan fazla aldığınız her 7 bin kalori 1 kilo daha yağ depoladığınız anlamına geliyor. Tam tersi durumda ise günlük ihtiyacınız olan kaloriyi yarıya düşürürseniz, 1 hafta sonra kendinizi 1 kilo zayıflamış bulabilirsiniz.
Acıbadem Kozyatağı Hastanesi’nden ve ı Uzmanı Dr. Özlem Sezgin Meriçliler, yapanların mutlaka kalori hesabı yapması gerektiğini belirtiyor.
Fazla kilolarınız var ve yaz gelmeden kurtulmak istiyorsunuz. Diyete başladınız, daha az kalori alarak zayıflamaya çalışıyorsunuz. Doğru yoldasınız çünkü kilo alıp vermek aslında matematiksel dengeler ve hesaplamalar üzerine kurulu. Yani kilo vermenin de bir matematik denklemi var! Bu denklemi şöyle düşünebilirsiniz; bir kalori kumbaramız var.
Günlük almamız gereken zorunlu kalorinin üzerinde aldıklarımız artı kalori hanesine yazılıyor ve bunlar toplanarak fazla yağlara dönüşüyor. Tam tersi durumda da yani günlük harcadığımız kalorinin altında kalori alırsak aradaki açık eksi kalori hanesine yazılıyor ve dolayısıyla vücudun enerji ihtiyacı için daha önce depolanmış yağlar yakılmaya başlanıyor.
Acıbadem Kozyatağı Hastanesi’nden ve ı Uzmanı Dr. Özlem Sezgin Meriçliler, yapanların mutlaka kalori hesabı yapması gerektiğini belirterek metabolizmamızın çalışması, kilo alıp vermedeki matematiksel dengeler hakkında merak edilen soruları yanıtladı:
yaparken kalori hesabı yapmak doğru mu, yanlış mı?
Her 7 bin kalori bir kilo demektir. Yani yaktığımızdan her 7 bin kalori fazla aldığımızda bir kilo alırız. Aynı hesaba göre yaktığımız kaloriden her 7 bin kalori az aldığımızda da bir kilo veririz. Vücutta kumbara sistemi vardır, artı ve eksi kalori kayıtlarının olduğu bir kumbaradır bu.
Diyelim ki bazal metabolizmamız 1500 kalori olsun. Günlük hareketle de 500 kalori harcamış olalım. Böylece günde 2 bin kalori yakmış olalım. Eğer günde 2 bin kalori yakan bir kişi olarak, bin kalorilik bir yaparsak, bir haftada 7000 kaloriyi eksi kalori hanesinde toplayarak 1 kilo veririz. Tersine, her gün yaktığımız kaloriden 1000 kalori fazla alırsak bir haftada artı kalori hanesine 7000 kalori toplayarak 1 kilo alırız.
Peki kalori yakmamızda etkili olan bazal nedir, nasıl çalışır?
iki ayrı bölümden oluşuyor. Birincisi bazal dediğimiz 24 saat hiç hareketsiz dursak bile böbrek, karaciğer, kalp gibi iç organlarımızın çalışması için vücudun harcadığı enerjidir. İkincisi de hareketle harcadığımız enerjidir, hareketimiz değişken olduğu için hareketle harcadığımız enerji de değişkendir. Bazal beyinde bir merkez tarafından kontrol edilir, günlük hareket düzeyimiz, beslenme düzenimiz, günlük kalori alımı gibi faktörlerin etkisi ile bazal artabilir ya da yavaşlayabilir.
Bazal metabolizmayı hangi faktörler etkiler?
Bazal pek çok faktör tarafından etkilenir. Halk arasında en çok bilinen ve üzerinde durulan tiroid fonksiyonlarındaki değişkenliktir. Oysa düzenli beslenip beslenmediğimiz, gün içinde aç kalıp kalmadığımız, yediğimiz gıdaların içeriği, günlük hareket düzeyimiz, kullandığımız ilaçların özellikleri, uyku düzenimiz başta olmak üzere bazal metabolizmanın düzenlenmesinde etkili olan çok sayıda faktör vardır.
Kimin metabolizması en hızlıdır?
En hızlı sanılanın aksine kilolu olan ve hiç yapmayanlardır. Ne kadar çok yiyorsak aslında o kadar hızlıdır, kilomuz ne kadar fazlaysa, hareket ederken taşıdığımız kütle fazla olacağından harcayacağımız enerji de o kadar fazladır.
Metabolizması en yavaş kişiler kimlerdir?
Sürekli yapanların metabolizması çok yavaştır. Bize birçok kişi diyetimi bozmuyorum, ama hiç doymuyorum, kilo veremediğim gibi kilo alıyorum diye gelir. Bunun nedeni sürekli düşük kalorili diyete vücudu alıştırmalarıdır.
Metabolizmanın yeterli ve sağlıklı çalışıp çalışmadığının diğer belirteci aç kalarak beslenip beslenmediğimizdir. Eğer günde 1-2 öğün yiyorsak, kahvaltıyı atlıyorsak, bütün gün aç gezip sadece akşam yemeği yiyorsak vücut enerji girdisini az olarak algılar ve her şeyi depolamaya başlar. Enerji harcamayı mümkün olduğu kadar azaltır. Açlık metabolizmayı yavaşlatan önemli bir faktördür.
--> Birtakım metabolizmayı değiştirir. Bazı hipofiz bezi ı (agromegali, cushing sendromu vb.), hipotiroidi, gibi. Tiroid ı ve sık görülmekle birlikte diğer daha nadir karşımıza çıkar. O nedenle ‘benim metabolizmam hiç çalışmıyor, su içsem yarıyor’ cümlesini kuran kişilerin çoğunda esas problem düzensiz beslenme, sürekli aynı kalori ile beslenme, yaptığını zannederek sürekli diyeti bozma gibi beslenme hataları ön planda akla gelmelidir.
yaparken kilo takılmaları neden oluyor?
Sürekli aynı diyetle aynı kaloriyle beslenince bazal yavaşlar. Bazal metabolizmayı beyinde adı verilen bölüm düzenlemektedir. bu düzenlemeyi öncelikle günlük aldığımız kaloriye göre yapar. Hep aynı kaloriyi alıyorsak, yaktığımız kaloriyi buna eşitlemek için uğraşır.
yapmaya başlayınca daha önce bahsettiğimiz gibi bir kalori açığı yakalarız, eksi kalori hanesinde biriken kaloriler 7000 kalori olunca 1 kilo veririz. Ancak aynı diyete devam ederken harcanan kaloriyi aldığımız ile eşitler ve bir süre sonra yaktığımız-aldığımız kaloriler eşit hale gelince eksi kalori hanesinde puan toplayamaz hale geliriz. Bu süreçte ara ara diyeti bozdukça artı kalori hanesine puan atmaya başlarız ve burada toplanan kaloriler 7000 kalori olunca bir kilo alırız. Yani yaparken kilo almaya başlarız. ‘Su içsem yarıyor’ aşaması genellikle bu aşamadır. Tabii yarayan su değil ara ara bozmaların getirdiği kalori birikimidir.
Takıldığımız kilolardan kurtulmanın yolu nedir?
Bu süreci geciktirmenin ya da düzeltmenin birinci yolu düzenli spor yapmaktır. Spor yapmak metabolizmanın yavaşlamasını önler. Ayrıca mutlaka uzmanı eşliğinde profesyonel bir düzenleme ile yapılmalıdır. uzmanı sırasında kişinin metabolik cevabına göre diyeti değiştirir, kalorinin vücuda giriş şeklini değiştirir ve hipotalamusun diyete uyum sağlayacak şekilde metabolizmayı yavaşlatmasını önler ya da geciktirir. Ayrıca kontrollü yapmanın, diyeti bozma sıklığını azalttığı da gösterilmiştir.
Sporun diyete yardımcı olması için ideal süre ne olmalıdır?
Herkesin spor ihtiyacı farklıdır. Hiç spor yapmayan bir kişi yürüyüş yaparak spora başlayabilir. Gün aşırı 30-60 dakikalık yürüyüş son derece faydalı olabilir. Zaten düzenli spor yapmakta olan bir kişi metabolizmayı daha da hızlandırma ihtiyacı duyarsa yapması gerekir (step, aerobic, koşu vb..)
Sporun yaşam biçimi haline gelmesini öneriyoruz, eğer yaşam biçimi haline gelmeyecekse kilo vermek istediğiniz dönemde faydası olur, ancak sporu bırakınca üzerindeki etkisi kaybolur. Diyelim 10 kilo vermeniz gerekiyor, 3 aylık süre içinde her gün iki saat spor yaptınız ve günlük enerjinizi artırdınız. İstediğiniz kiloya indikten sonra sporu tamamen bırakırsanız, harcanan kalori azaldığı için metabolizmada hemen kalori fazlası meydana gelir ve kiloların en azından bir kısmını geri alırsınız.
için gün aşırı yine haftada üç gün yaklaşık 40-50 dakika spor yapmalı. Ancak yağ yakabilmek için bu sürenin en az 20 dakikasında kalp hızının 120’ye çıkması gerekiyor. Step, koşu, , düzenli yürüyüş yapan kişide metabolizmayı hızlandırıp kilo vermeyi kolaylaştırmak mümkün olabiliyor.
İnsülin direnci metabolizmayı nasıl etkiliyor?
Kan şekerini kontrol edip şeker hastası olmamızı engellemek için vücudun salgıladığı hormon insülindir. Bazı kişilerde insülin normal miktarlarda şeker kontrolü sağlayamaz, bu kişilerde şeker hastası olmayı engellemek için vücut normalden fazla insülin salgılamak zorunda kalır. Artan insülin kan şekeri kontrolünü sağlar ama birtakım yan etkilere de yol açar. Kan şekeri kontrolünün normalden fazla miktarda insülin ile sağlanmasına ‘İnsülin Direnci’ diyoruz. Artan insülin sık acıkmaya, sofradan yeni kalkıldığında dahi açlık hissine, gece yeme alışkanlığına ve tatlı krizlerine yol açabilir. Bu nedenle ortaya çıkan beslenme düzensizliği kilo almaya yol açar. Kilo almak, yani yağ dokusunun artması insülin direncini artırarak insülin salgısının daha da artmasına yol açar, bu şekilde metabolik bir kısır döngü ortaya çıkar.
Fazla yağ dokusu insülin direncini tetikler mi?
Kilo almak, yani vücut yağ dokusunun artması insülin direncini ortaya çıkaran en önemli faktördür. Her kilolu kişide yoktur, ancak olan hastaların hemen tümü kiloludur. İnsülin aynı zamanda yağ dokusunu besleme özelliği olan bir hormondur, o nedenle insülin ne kadar fazla ise kilo alma riski o kadar fazladır. yapılsa dahi olan bir kişide insülin sürekli yağ dokusunu beslediği için kilo vermek zorlaşır. Spor insülin direncinin azaltılmasında çok önemli bir rol oynar. Diyetin düzenli uygulanması, sağlıklı beslenme yine insülin direncini en aza indirir.
İnsülin direnci ile ilgili en önemli konu, bu durumun şeker hastalığına zemin hazırlayan metabolik bir durum olmasıdır. Özellikle genetik yatkınlık varsa, yani ailede diyabet öyküsü varsa, varlığında sürekli fazla insülin salgılayan pankreas yorularak insülin salgısını azaltırsa diyabet ortaya çıkar. Bu sürecin aşamasında fark edilerek tedavisi ise diyabet gelişme riskini azaltır.

Alıntıdır.

4 Temmuz 2010 Pazar

BİM'in Gerçek Yüzü

Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nın Danışmanı ve BİM
marketlerinin sahibi :

Cüneyt Zapsu, hem Kürt Teali Cemiyeti'nin Kurucu üyesidir
hemde Kürt Hevi Cemiyeti'nin Kurucusu 'Kürdistan'da Kürtten başka hiçbir millet yoktur' diyen Abdurrahim ZAPSU'nun torunudur.

Alman vatandaşı olduğu için milletvekilli adayı olmadığı belirtilen Cüneyt ZAPSU AKP'nin kurucu üyesi
"Türkiye yalnızca Türklerin değildir, Bu düzenin koruyucusu olmamız mümkün değil... "
"Ata'ya saygı duruşunda sap gibi ayakta durmaya gerek yok..."
"Bu hukuku hazırlayanlar bu düzenin kaldırılmasının maşası olacak..." diyen Tayyip'in danışmanıdır.

Yaşadığı sürede Türklere her fırsatta kin kusan babaannesi Hidayet Zapsu, Kürt isyanlarının baş aktörü olan Bedirhan aşiretine mensuptu.

BİM'in de sahibi olan Cüneyt ZAPSU' nun halası PKK'nın ve Apo'nun akıl hocası Musa ANTER'in karısıdır.

ZAPSU'nun şirketlerinde,Kürt Teali Cemiyeti'nin başkan ve mensuplarının torunları yönetici olarak
görev yapıyorlar.

"Şeyh Sait'in öcünü alıyorum, aldım... "
Şeyh Sait ve taraftarları gerçek şehittirler' diyen, Şeyh Sait'in dava arkadaşı Abdurrahman ZAPSU'nun torunu Cüneyt ZAPSU icraatlarıyla da görülüyor ki, dedesinin kin Ve intikam duygularını başarıyla devam
ettiriyor.

AKP Genel Başkan Yarımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat ise Şeyh Sait'in torunudur.

BİM'den alınan her ürün hainlerin gücüne güç katmaktadır. BİM Marketlerinden
alışveriş yapmayınız; yapanları uyarınız !

Bim artık Zapsu nun değil ama kimin???
Zapsunun hisselerini yabancı birine satcağı düşüncesini kabul etmeyerek araştırdım yine akp içinde bölünmüş gibi görünüyor ikide arap ortak var. Pkk hissesini yabancıya devretmez. Herşey size kalmış ben alışveriş yapmıyorum yapmayacağım aileme üzerinde kan olan para ile açılmış bir yerden asla  ve asla bir lokma bile yediremem. Dış düşmanlardan alışveriş elbette ediyoruz en büyük düşmanların ürettikleri şeyler evlerimizde evet ama içimizde ki düşmanı askerimin kanını dökenleri diğerlerinden önde tutuyor ve para kazandırmamak için her tür araştırmayı yapıyorum.

Mustafa Latif Topbaş 27.266.496 % 17,96
Abdulrahman El Khereiji 20.622.600 % 13,59
Ahmet Afif Topbaş 12.771.000 %  8,41
Zuhair Hamed Fayaz 5.989.650 %  3,95
Firdevs Çizmeci 1.799.990 %  1,18
Ömer Hulusi Topbaş 180.000 %  0,12
İbrahim Halit Çizmeci 10 %  0,00
Diğer (Halka Açık) 83.170.254 % 54,79


BİM'E ÖDEDİĞİMİZ HER LİRA PKK'YA GİDECEĞİNDEN , BİZLERE ŞEHİT VE GAZİ OLARAK GERİ DÖNECEKTİR

30 Haziran 2010 Çarşamba

Patatesli Kol Böreği






Çarşaf böreği ve kol böreği neredeyse aynı yapıma sahip benim evimde de çok sık yapılırlar. Aslında kalan patates yemeği ve ıspanak yemeği bu börekle değerlendirilir de diyebilirim. Ayrıca patates içi hazırlamam yaptığım kıymalı ya da sade patates yemeğini ezer iç harç olarak kullanırım emin olun çok güzel yakışıyor.

Hamuru için;
1 Yumurta
3 bardak un
ılık su ve tuz
Zeytinyağ ve Ayçiçek yap karışımı

İç Harç
Kalan patates yemeği :)

Yapılışı;

Unu havuz şeklinde açın ve yumurtayı kırın yanlara tuzu serpin ve yavaş yavaş su ekleyerek yoğurun. Kulak memesi yumuşaklığında olacaktır. Yaklaşık 5 samsa çıkacaktır. Yumruğunuzdan biraz küçük yuvarlaklar olsa yeterli. Unladığınız tezgahta (unu çok kullanmayın) tabak büyüklüğünde açın şekli önemli değil hamur açmayı bilmeyen biri bile çok kolay yapar bu böreği. Kenarları yüksek bir tepsi ya da tabağa alıp üzerine 1-2 kaşık sıvıyap karışımından sürün. 5 samsa bittiğinde yaklaşık 45 dk oda sıcaklığında bekletin açtığınız haamurları....

Tezgaha koyduğunuz 1 adet hamuru kenrlarından hafif hafif çekiştirerek büyütün. Basittir. Çok hızlı çekmeyin delinmesine aldırış etmeyin inceltebildiğiniz kadar inceltin ama çok ta zorlamayın yaklaşık 100x40 cm civarı açılacaktır.
İç harcı serpin ve elinizle havalandırarak kıvırın. Rulo olarak sarın önemli olan sıkı sarılmamış olması elinizi üzerine bastırarak değil yavaşça ve içersinde hava kalacak şekilde rulo yapılması sonra tepsiye U şeklinde yayın 5 hamurla 1 tepsi yapabilirsiniz.
Üzerine ayran ya da yumurta sürüp 180 derecede pişirdiğiniz fırına atabilirsiniz.
Afiyet olsun...

22 Haziran 2010 Salı

Artık Susmamak Lazım

  Her gün şehit haberlerine alışmış bir milletin ses çıkartmayarak vah vah diyip iki gözyaşı döküp sonra yemeğine devam etmesi ne kadar acıdır. Yolda bir kedi ya da köpek öldüğünde bunu gördüğümüz de 2 gün kendimize gelemiyoruz da gencecik  fidanlar ölürken bu  olayların devam etmesine alışmak nasıl bir rehavettir.

  Kaç gündür geziniyorum blogları kaç kişi yazmış Şehit haberlerini diye bir elin parmaklarını geçmez. Ama filistin için sayfa sayfa hareketler düzenleyen bloglar geliyor gözümün önüne..Ancak Filistinle "din kardeşliği" için İsrail'e posta koyan millet, devlet neden Azerbaycan Türkleri için Ermenistan'a, Irak Türkmenleri için ABD'ye, Azerbaycan Türkleri için İran'a, Kırım Tatarları için Rusya'ya,Uygur Türkleri içn Çin'e posta koymaz  bu da ayrı bir mesele... Ölenlerde müslüman hatta bizim canlarımız. Filistin için yürüyen milyonlar sokağa parmak ucunu uzatmadı Şehitler  için. Bizi savunurken ya da bizim için askerdeyken öldüler. Artık biraz sarsılıp kendimize gelme zamanıdır. İç savaş budur. Sadece askerler değil otobüse binen, yolda yürüyen herkesin hayatı tehlikededir.

Çok rahat bu 39. kürt isyanıdır diyorlar.''Bütün kürtleri üstünüze salarız bizim kaybedecek birşeyimiz yok biz boş küpü dolu küpe çarparız'' diyenlere. Bizim nasıl Türk evlatları olduğumuzu göstermemiz lazım. Türkiye de yaşayan her ferdin evine korkmadan Türk bayrağı bile asamadığı günlerde korkmadan yılmadan harekete geçme zamanıdır. Biz Metehanın, Attillanın,  Atatürk'ün torunlarıyız. Ölü toprağını üzerimizden atma zamanıdır.

Özellikle biz kadınların başlatacağı hareket en önemlisidir. Yarın okula giden çocuğumuzun bunların monotof kokteyli ile yanıp ölmeyeceği garantisi yokken sessiz kalıyor harekete geçmiyor sadece izliyorsak. Başımıza gelince ahlayıp vahlamalar vicdan azabına döndükçe ipi boynumuza biz taktık diye düşüneceğimizi bilmeliyiz. Oğlumuzu askere gönderince her gün ölüm haberini alabileceğimizi bilmek acısı ile mahvolurken yine bizim seçimlerimizin bizi bu hallere getirdiğini bilmemiz gereklidir.

Bize bunu yapan içimizde dir. dtp pkkdır ve pkk nın aldığı oylar ortada dır. Lütfen ülkenize sahip çıkın. Lütfen evlatlarınıza sahip çıkın.

Çömelme Açılımı... Yılmaz ÖZDİL

Çok savaş gördü bu millet...


Çömelen devleti ilk kez görüyor.

*        *       *

Her yer jammer dolu.
Sinyal kesiyorlar.
Ki, mayın filan patlamasın.
Havada üç tane Kobra var.
Tam teçhizatlı, tur atıyorlar.
Arada ısı bombası fırlatıyorlar.
Ki, roket gelirse hedefi şaşırsın.
Yüzlerce bordo bereli etrafta...
Araziye yayılmışlar, eller tetikte.
Kum çuvallarıyla çevrili siper...
Ardında, çömelmiş Başbakan.
Ve, Genelkurmay Başkanı.
Ki, mıhlamasınlar.

*        *       *

Moral vermek için yapılan ziyaretin, moral bozucu fotoğrafıdır bu.

*        *       *

Kimseyi rencide etmek maksadıyla yazmıyorum; ben de olsam, ben de çömelirim... Çünkü, elimizi kolumuzu sallaya sallaya girdiğimiz Irak topraklarına, kendi topraklarımızdaki kum çuvallarının ardından çömelerek bakabiliyoruz bugün anca.

*        *       *

Ankara’da yıllardır yan gelip yatarken, dizlerinin üstüne çökmüş örgütün, yeniden ayağa kalkmasına göz yummanın neticesidir bu... Kahramanlarımıza vatan haini muamelesi yapıp, içeri tıkarken, “güzel şeyler oluyor” deyip, teröriste havai fişek fırlatmanın, şımartmanın neticesidir. Şeref madalyalı subaylarımız kendi kafasına sıkarken, utanmadan sırıtmanın... “Camilerimizi bombalayacaklar, bize suikast yapacaklar” iftirasıyla cahil cüheladan oy toplayıp, elinde roketle gezenleri gizli gizli affetmeye çalışmanın bedelidir. Adamlar harıl harıl memleketin yollarına mayın döşerken, şarkıcılarla türkücülerle şov yapmanın, 4-4-2’yle mi yoksa 3-5-2’yle mi hallederiz bu meseleyi diye, futbolcularla top sektirmenin bedelidir.

*        *       *

Bir taraftan “kardeşim” diye bağrına basacaksın Barzani’yi... Öbür taraftan “taşeron bunlar” deyip, kum çuvallarının ardından çömelerek bakacaksın Barzani’nin topraklarına.

*        *       *
    
Nasıl gezebiliriz ki ayakta?

17 Haziran 2010 Perşembe

Limonlu Cheesecake






 İkinci cheesecake denemem oldu bu ve cheesecake zor değilmiş hatta kolaymış diyebilirim. Bir çok blog gezdim. Bir çok farklı tarif okudum. Bir çoğunda ya lor peyniri vardı ya da labne fazlaydı. Bende karışık bir deneme yapayım dedim. Hala mikserim olmadığı için yumurta, krema kabartamadım. Bu sebeple biraz ince oldu. Aslında bisküvisini az koysaymışım tam tadında olacakmış.

Malzemeler;
Taban için;

1,5 paket eti burçak(ben 2 kullandım)
100 gr eritilmiş tereyağ
1 avuç ceviz

Krema için;

2 paket labne (kalın isterseniz 4)
1 paket krema (200 gr)
3 yumurta
1 bardak şeker
2 yemek kaşığı limon kabuğu rendesi

Limon Sosu için;

1/2 bardak şeker
1 yemek kaşığı tereyağ
1 yumurta
1 yumurta sarısı
2 çay yaşığı limon kabuğu
6 kaşık limon suyu

Yapılışı;

Taban için rondoda bisküvileri ve cevizi çekin. Erittiğiniz yağı ekleyin.ve altını yağlı kağıtla kapladığımız kelepçeli kalıba yayalım. Buzluğa atalım.

Krema için labneleri, şeker ve limon kabuğu ile çırpalım. İçine kremayı ekleyip tekrar çırpalım. Yumurtaları da tek tek ekleyelim ve çırpmaya devam ederim. Dondurucudan çıkarttığımız tabanın üzerine dökelim. 180 derecede yaklaşık 40 dk pişirelim.

Sos benmari üsülü olarak yağ hariç bütün malzemeleri koyup pişirelim ve sos kıvam alınca yağı da ekleyelim. Pişmiş labnenin üzerine dökelim.

Afiyet Olsun...















6 Haziran 2010 Pazar

Bahar Yorgunluğu mu Nedir??






  Uzunca bir zamandır yazı yazmıyorum bloğuma... Yorum bırakmaya çalışıyorum genelde ama yazmak için gitmiyor parmaklarım tuşlara.. Söylemek istediğim ama söyleyemediğim sessiz çığlıklarımın olduğu bir dönemdeyim ondan mı yoksa bahardan mı bilemedim.
  Tarifler hazır resimler tamam ama gel gelelim bir oturtamadım :) neredesin diye soran, gözleri yeni eklenenlerde beni arayan bütün arkadaşlara sesleniyorum yakında döneceğim :)
  Bu arada Bodrum da hava sıcak sayılır tatile çıkmak isteyen ve Bodrumu tercih edecek arkadaşlara Bodrum'un içi için ya ilkbaharı ya sonbaharı seçmelerini tavsiye ederim :)) Burada gerçekten görülmesi gereken yerler hakkında yakında yazılar yazacağım...Bodrumun içi yerine seçbileceğiniz yerler yazıları yakında sizlerle olacak. :)

23 Mayıs 2010 Pazar

Ağlayan Pasta (Halamın Pastası)






   15 yaşlarımdayken yani bundan uzuuun zaman önce :) halamın doğum günlerimizde yaptığı pastaydı bu. Öyle herkesin bildiği pasta değildi yani sonra zamanla dilden dile geçti ve herkes yaptı. Baktım bütün bloglarda var benim o yaşlarımda hazırladığım tarif defterimde mevcut ama bloğumda yok nasıl yani dedim. Hemen yap koy o kimsenin duymadığı zamanlarda sana merhaba diyen bu güzel pastanın hatırına :) Her yerde tarifini bulabilsenizde yazıyorum... Gittim heryerde insanların ağlayan pasta yapsana demesinin verdiği zevkle tavsiye ediyorum yapmanızı hala yapmadıysanız...

Bu tarifi mutfaktayımm arkadaşımızın ev sahibileği yaptığı KremŞantli Tatlar etkinliğine gönderiyorum

Malzemeler;
4 yumurta
3 kahve fincanı şeker
3 kahve fincanı un
2 yemek kaşığı süt
1 pk kakao (20 gr)
1 pk vanilya
1 pk kabartma tozu

Üzeri için;
2 bardak sür

Üzeri için;
Kremşanti (1 bardaktan biraz az süt ile çırpılmış)

Sosu için:
2,5 bardak süt
1,5 bardak şeker
2 kaşık un
1 paket kakao


Yapılışı;
Yumurta ve şeker çırpılır süt eklenir. Geri kalan bütün malzemeleri eleyerek ekleyin. 170 dereceli fırında pişirin. Pişer pişmez üzerine 2 bardak sütü dökün.
Soğuduktan sonra üzerine kremşantiyi dökün.
Muhallebisi için bütün malzemeleri karıştırıp pişirin. Biraz zor muhallebi olur ondan daha un mu eklesem diye düşünmeyin eninde sonunda koyulaşacaktır. Soğuduktan sonra kremşantinin üzerine dökün. 1 gece beklerse daha güzel olur. Afiyet olsun...

14 Mayıs 2010 Cuma

Çok tatlı bir blogdan ödül aldım bende tatlıymışım :))


 Ödülümü bloğu tanıştığıma memnun olduğum harika butik pasta ve kurabiyelere sahip arkadaşım Çiğdem Acar Kıvrak arkadaşım vermiş bana... Bu ödülü almayan kişileri seçtiğini düşünüyorum ee sevimli bir bloğum var tabii demeden de geçemeden sevgilerimi yolluyorum kendisine teşekkürler...

Kurallar :
1) Bu ödülü 10 tatlı blogger'a gönderin.
2) Bu ödülle ilgili bir post yazın fotoyu ve ödülü göndereni yazın.
3) Ödülü blogunuza koyun.
4) Ödüllendirdiğiniz 10 kişiyi yorumla bilgilendirin

Benim ödüllendirdiklerim ise;
http://pinarcadisi.blogspot.com
http://umutluhayat.blogspot.com
http://hayalurunleri.blogspot.com
http://yelkenciannesi.blogspot.com
http://biryemekbirutubircamasir.blogspot.com
http://ufukmutfakta.blogspot.com
http://aldigikadarun.blogspot.com
http://annemineli.blogspot.com/
http://banucabirseyler.blogspot.com/
http://konukailesi.blogspot.com

Kenwood HG 368 Tost makinesi


  • 1500 W
  • Tek tuşla çıkarılabilen, yapışmaz yüzeyli döküm plakalar
  • 180° açılabilen plakalar ile geniş ızgara alanı
  • Aynı anda 4 tost hazırlayabilme
  • 6 kademeli termostat ayarı
  • Termostat ışığı
  • Temizleme spatulası
  • Yağ toplama kabı

 Tost makinası diyince tek geçeceğim marka herhalde, ilk tost makinam da kenwood markaydı. Benim ve ev elektiriklerinin hazimetine uğradı ve öldü. Sonrasında tefal aldık kesinlikle memnun kalmadığımı yazmıştım zaten. Bu makina bir önce kullandığım makinanın bir üst modeli. Annemler sağolsunlar hediye olarak almışlar biz onumu alsak bunu mu alsak diye düşünürken. Plakalarının çıkıyor olması ile işi tamamlamış kenwood. Ayrıca bir özelliği ise  ızgara yapıyor olması bu özelliğini kullanmadım henüz ama tostları şaheser. 
 Eşim bir tost uzmanıdır. Harika yapar aslında herşeyi ben hazırlarım o sadece pişirir ama asla kendisi gibi yapamıyorum bu pişirme olayını ya neyse.. Eşimden tam not aldı makina sizde araştırma içindeyseniz düşünmeden alın derim.. 

Koko






Koko bayılarak yediğim bir kek, pastanelerde satılanından biraz farklı olsa da ona çok benziyor. Hindistan cevizinin yoğunluğu çok güzel... Resim çok kötü çıkmış ama benim fotoğraf makinamın kart'ı bozuldu. Eşimin fotoğraf makinası da profesyonel ve ben bu fotoğrafı çekiyim derken bütün ayarlarını birbirine soktum :) Sonra da bir daha çekmedim tekrar yapınca yenilerim resimi resme bakmadan yapın siz bayılacaksınız...

3 yumurta akı
1 bardak şeker
100 gr fındık
1 bardak hindistancevizi
1/2 bardak un

Yumurta akları ile şekeri iyice çırpıyoruz köpük olacak önceden un haline getirdiğimiz fındığı ekliyoruz. Hindistan cevizi ve unuda ekleyip küçük kalıplara döküyoruz. 170 dereceli fırında üzeri hafif kızarana kadar pişiriyoruz. Çabuk bayatlamıyor kavanozda 1 hafta bekleyebilir. Afiyet Olsun...

9 Mayıs 2010 Pazar

Anneler Günü ve Annesizler günü...

İlk olarak annesi yanında, telefonun ucunda, görüntülü internetin yamacında olanların hep beraber, hep bir arada her günü anneler günü gibi yaşamanızı temenni ediyorum.

Ve benim gibi asla annesinin sesini duyamayacak, onu bir daha göremeyecekler için de annesizler gününü benim kadar üzgün geçirdiğinizi bildiğim için duygularımızı buraya döküyorum. Her gün bir şekilde, ıspanağı doğrarken birden bıçağı tutuşunuzu annenize benzettiğinde, evden çıkarken kapıya dönüp baktığınız da ille onun elinden içmek olsun diye su istemek aklınıza geldiğinde, her yerde ''herkes bıksa benden annem bana doymaz, öper koklar beni uyutur kalbinde, birtek annem olsun bana birşey olmaz'' şarkısı çaldığında ama onun hiç orada olmayacağını bildiğiniz de, öylesine bir tarafta bir kızla annenin küçük şakalaşmalarını ya da tartışmalarını gördüğünüzde içinizin çız ettiği yetmiyormuş gibi, bir de anneler günü için yapılan onca güzel özendirici kahredici reklamların tekrar tekrar verilmesi.

Bir de anne olmayan veya asla anne olamayacak olanlar var. Asla o özel duyguyu yaşayamayacağını bilip, asla anneler gününde hediye alamayacağını o sıcak busenin yanağına konamayacağını bilmek.

Özel günlerin para tuzağı olduğunu düşünenlerdenim ama böyle kişileri gerçekten yaralayan bir tarafa mutluluk ama diğer tarafa eziyet eden günlere çok içerliyorum desem yeridir.

Anneler ve babalar günü kutlanmasın mümkünse çocuklar annelerini içlerinden geldikçe sadece onun anneleri olduğu için bile sık sık öpsün sarılsın yılda bir kere değil içinden her geldiğinde onu hediyelerle şımartsın. Ve annesini babasını kaybetmiş insanların yanında çok dikkatli davransın... Nasıl gözleri görmeyen birinin yanında, ayy bak bu renk ne güzel denmiyorsa asla annesine babasına kavuşamayacak birisinin yanında da annenizi babanızı öyle özendirircesine öpüp koklamayın. Asla sahip olamayacağınız şeylerin size ne kadar üzüntü vereceğini düşünün ve bunu binlerle çarpın...

Tanrı kimseyi annesinin babasının acısı kaybı ile sınamasın...
Esenkalınız...

5 Mayıs 2010 Çarşamba

Bakla Kızartması

Geçen gece arkadaşlara mangal partisi yapmaya gittik. Bir sürü salata çeşidinin yanında bakla kızartmasıda yapmış Sema'm çok beğendik değişik bir salata daha vardı ki ona da bayıldım binaleyn :) yayınlayacağım yapıp. Eşim bakla yemeği yemez ama bakla çok sağlıklı biz sebze ilerde Alzeimer olmak istemiyorsanız bol bol bakla yiyin diye bir yazı okumuştum. Kızartma olması biraz itici gelsede tadını alınca bırakamıyor insan sık sık yapacağım bundan sonra sağol semoşka...





Yarım kilo bakla
4 kaşık un
1 bardak su
Tuz ve kızartmak için sıvıyağ
Limon suyu

Baklayı ilk olarak haşlıyoruz. Bu arada unla boza kıvamında biz bulamaç hazırlıyoruz. Yağı kızdırıyoruz soğuyan baklaları bu bulamaça buluyor sonra kızartıyoruz. Üzerine limon suyu döküp afiyetle yiyoruz. Ben yoğurtl yedim oda güzeldi...

1 Mayıs 2010 Cumartesi

Saçlarınız mı Dökülüyor İlla ki Priorin


Saçlarım yıllardır aşırı dökülyordu yapmadığım kalmadı ilk önce şampuan değiştirmeye karar verdim içeriğinde silikon olan hani şu saçlara dolgunluk veren madde içeriğinde olan şampuanlara veda ettim. Bioblas kullanmaya başladım nitekim durdu dökülmeler ama bir türlü uzamışyor ve cansızlaşıyordu. Birde kepek sorunu çıktı karşıma.
Saçlarla ilgili bilmediğimiz o kadar çok şey var ki aslında. Şu sıra her eczanede olan saç analistlerinden birine gittim. İyi ki gitmişim bir baktık ki saçlarımın dökülmesi durmuş ama saç diplerim tamamen tıkanmış ve sırf bu sebepten saçlarım havasız kaldığı için incelmiş ve aşırı susuz kalmış.
Eczanede ki kız priorini kullanmamı söyledi. Kampanya varmış falan filan saçımın o halini görünce hemen aldım tabii hapını da kullanmam gerektiği konusunda ısrar etti. Satış mantığı diye düşündüğüm için almak istemedim en başta şampuanı kullanayım bir süre iyi gelirse alırım dedim. Bodrumda fiyatlar çok uçuk  oluyor. Ondan internete bakarım diye düşündüm.
Şampuana başladım ve ilk tepkim saçlarım yumuşacık oldu.Saç dökülmem aşırı oldu yıkarken onca zaman dökülmeyen saçlar hep döküldü. Kız uyarmıştı hava aldığı için dökülecek bir süre diye. Yaklaşık 20 gündür kullanıyorum 3 gün önce başka bir eczaneye gittim ve yine saç analizi yaptırdım. Sonuç inanılmaz ilk olarak oluşmuş seyrelmelerden yeni saçlar çıkmıştı ve tıkanıklıklarda ciddi azalma vardı. Ve saçlarım parıl parıl parlıyordu.
Çok mutlu oldum ve hapını almaya da karar verdim. Şu marketlerde bir sürü paralar verip aldığımız şampuanların saça hiçbir yararı olmadığını söylemekle beraber yağlarında saça verdiği yararın saçtan arıtmak için harcadığımız onca emek sayesinde yok olup gittiğini söylemek isterim. Uzmandan öğrendim bunu. Saçlarımız kuru, yıpranmış olmasa bile bu şampuan sağlık için kullanmak lazım. Tavsiye ederim...

27 Nisan 2010 Salı

Eskileri Değerlendirelim Yarışması

Beyaz Sepetim Arkadaşımın hazırladığı bu yarışma evde her zaman üretme halinde olan kadınların ortaya çıkarttığı güzellikleri paylaşmak adına daha çok gerçekten çok güzel şeyler çıkmış ortaya bende adayım ama çok beğendiğim şeyler arasından kime oy vereceğimi hala bilemiyorum:) Sizlerde katılmak isterseniz acele etmeniz lazım çünkü sadece 3 gün kalmış. Sitesini ziyaret edip yarışmada birinci olacak kişiye de oy verebilirsinizi 3 günün sonunda.
Sizlerden de çok güzel şeyler çıkacağını biliyorum. Bu sebeple üzülmeyin yetişemezseniz yarışmanın devamı gelecek.Beyaz Sepetimi takip etmeye devam edin. 

26 Nisan 2010 Pazartesi

Yaban Mersinli Çokoprensli İrmik Tatlısı

Bu gün tatlı ciddi anlamda tatlı krizim tuttu ne yapacağımı şaşırdım desem yeridir. Onumu bunumu yapsam diye gezindim durdum bütün arkadaşlarımın bloglarını gezdim ama hep malzeme eksiği yüzünden yarı yolda kaldım. Sonra dedim hadi uydur birşeyler güzel olacaktır nasılsa diye. Gerçekten çok güzel oldu. 3  dilim höpürdettim :) Bu tarifi benim masum yüzlü arkadaşım kalp kurabiyeme gönderiyorum.





1 lt süt
8 kaşık irmik
12 kaşık şeker
1 avuç yaban mersini (kurusu)
3 adet çokoprens

Yapılışı;
İrmik ve Şekeri karıştırın ve tencereye alın üzerine sütü ekleyin. Yaban mersinlerini de ekleyin. Ateşe koymadan blender ile iyice parçalayın yaban mersinlerini. Ardından ateşe koyun ve karıştırarak kısık ateşte muhallebi haline getirin. Kalıbı su ile yıkayın ve süzdürün. Muhallebinin yarısını kalıba dökün. Önceden ezdiğiniz çokoprensleri ilk katın üzerine yayın ve kalan muhallebiyi de dökün. Soğutup servis tabağına ters çevirin. Afiyet Olsun...

23 Nisan 2010 Cuma

23 Nisan EGEMENLİK ve Çocuk Bayramımız Kutlu Olsun



En önemli bayramlarımızdan olan 23 Nisan Egemenlik ve Çocuk Bayramınız kutlarım. Ve AtaTürk'ü bir daha sevgi ile anıyorum. Herşeyi bizim için düşünmüş bizim mutluluğumuz için hazırlamış bir anne bir baba gibi. AtaTürk'e sahip çıkalım Milli bayramlarına sahip çıktığımız gibi...


Tuzlu Kek ve Elektrik Duası

Hemen bir elektiriği kim buldu anektodu ile başlayayım yazıma;

Elektrik ve mıknatıs (magnet) sözcüklerinin kökeni eski Yunanca'dan gelmektedir. Elektrik sözcüğünün kaynağı " kehribar " anlamına gelen Yunanca elektron sözcüğüdür. Mıknatıs (magnet) sözcüğünün de, mıknatıs taşlarına oldukça sık rastlanan Batı Anadolu'daki Magnesia (bugünkü Manisa) bölgesinden türediği sanılmaktadır. Çinlilerin M.Ö. 1100 yıllarında mıknatıs taşları ile mıknatısladıkları madenî iğnelerden bir tür pusula yaptıklarını ve denize açıldıklarında bunlardan yararlandıklarını biliyoruz. Ancak elektrik ve magnetizma ile ilgili elimizdeki ilk yazılı belgeler eski Yunan filozof Tales'in (M.Ö. 625 - M.Ö. 545) elektriğe ve magnetizmaya ilişkin önemli gözlemlerde bulunduğu, Aristoteles'in yazılarından öğreniyoruz. Bu gözlemlerinde Tales, kehribarın hafif cisimleri ve mıknatıs taşının da demiri çekebilme özelliği bulunduğunu saptamıştır. Hatta daha da ileri giderek bu iki tür olay arasında ilişki kurmaya çalışmıştır.
Kehribar ile yapılan "Sürtünme İle Elektriklenme Deneyi" Ta o zamanlardan beri yapılagelmiştir.Ve Meslek Lis
elerinde Elektrik Bölümlerinde yapılan ilk deneylerden olagelmiştir. 
Ben bu işte de bizim parmağımızın olduğunu ama bununda aşırıldığını düşünmekteyim ya neyse:)...
Kim bulduysa Tanrım ondan bin kere razı olsun... Bütün okuduğum dualar onunda olsun diyorum.3gün elektiriksiz kaldık kablo ezilmiş ve patlamış Bodrumda doğal olarak yoktu bekledik izmirden falan ama ne zormuş.
Ne kadar zormuş elektriksizlik. Buzdolabımda ne varsa bozuldu. Annemler var iyi ki. Onlarda yemek yedik yatmadan yatmaya geldik eve ama zifiri karanlıkta çok bunalıyor insan. Kimsenin başına gelmesin diyerek geçiyorum tarifime;





Her zamanki gibi onuda koyayım bunuda koyayım mantığı ile yaptığım bir kek. Elbette hepimiz çeşitlerini hatta belkide aynısını yaptık. Çünkü ben evlenmeden evvel yediğim ve tadını şu da vardı, bu da vardı diye hatırlayıp yaptığımı söylemek isterim.

2 yumurta
1çay bardağı sıvı yağ
150 gr beyaz peynir
1/2 demet dereotu
6-7 adet çekirdeksiz zeytin
1 tatlı kaşığı pul biber
1 çay bardağı süt
Tuz ve kabartma tozu
Üzeri için susam çörekotu karışımı

Bütün malzemeleri bir güzel çırpıyoruz ve yağlanmış kalıbı susam ve çörekotu ile kaplıyoruz. Karışımı ekleyip fırında üzeri kızarana kadar pişiriyoruz. Afiyet Olsun...

15 Nisan 2010 Perşembe

Milföy Eşliğinde Çilek Köpüğü Puding

Geçenlerde Hasan ustadan çilekli puding aldık. Çok hoşumuza gitti hemen evde denemeye karar verdim. Yanlız başıma enteresan birşey geldi. çilek sütle karışınca köpürüyormuş. Pudingler milkshake oldu :) ama bir güzel oldu. Dün de milföy böreği yaptım harç bitince milföyleri şekillendirip içine dizdim oda yakıştı. Ortaya bu güzel tat çıktı. Çocuklar kesin bayılır bu tarife...

20 adet çilek(rondoda püre haline getirilmiş)
1 bardak şeker
5 bardak süt
3 kaşık un

Yapılışı;
Püre haline getirilen çileğin üzerine süt, şeker, un eklenir. Muhallebi olana kadar pişirilir. Çok köpürüyor ondan dolayı arada altını kapatıp tekrar açmak gerekiyor. Kuplara paylaştırıp içine kare kare kestiğimiz çilekleri atıyoruz. Üzerine fırınladığımız milföyleri koyuyoruz. Milföyleri üçgen üçgen kestim ve çatalla üzerine delikler açtım. 170' de pişirdim. İsterseniz pudra şekeri ile de süsleyebilirsiniz. Afiyet Olsun.